Açıkhavada Sinemada Etkinliğinde Buluştuk

Kıvanç Sezer ile film gösterimi öncesi söyleşideyiz

İstanbul Büyükşehir Belediyesi “Açık Havada SinemADA” etkinliği ile son yılların ses getiren filmlerini sinemaseverlerle buluşturdu.

Büyükada Atatürk Meydanı ve Heybeliada Değirmenburnu Mesire Alanı’nda 28 Ağustos- 5 Eylül tarihleri arasında filmkoop işbirliği ile gerçekleştirilen “Açık Havada SinemADA” etkinliğinde film gösterimleri ile birlikte yönetmenlerle söyleşiler de yer alıyordu.

31 Ağustos’ta Küçük Şeyler film gösterimi öncesi yönetmen arkadaşım Kıvanç Sezer ile söyleştim.

Babamın Kanatları ve Küçük Şeyler sohbeti

Etkinlik kapsamında, aralarında Türkiye’de ilk gösterimini yapacak olan Alman yapımı animasyon filmi Pişiriciler’den Türkiye’de aldığı birçok ödülün yanı sıra 77. Venedik Film Festivali’nde İtalyan Film Eleştirmenleri Birliği (SNCCI) tarafından düzenlenen Uluslararası Eleştirmenler Haftası bölümünde en iyi film seçilerek Büyük Ödül’ün sahibi olan Azra Deniz Okyay’ın “Hayaletler” filmine; Hayao Miyazaki’nin anime filmi “Küçük Deniz Kızı Ponyo”dan Zeynep Dadak’ın 2020 yapımı “Ah Gözel İstanbul”a ve Cannes Altın Palmiye ödüllü Ken Loach’ın Ben Daniel Blake’e, 12 filmden oluşan bir seçki yer alıyordu.

Bu keyifli etkinliğin seneye de devam etmesi en büyük dileğimiz.

Adalar Kültür Derneği’nde Safranbolu’da Zaman’ı İzledik ve Söyleştik

Rahmetli Belgesel Yönetmeni öğretmenim değerli Suha Arın’ın kıymetli kardeşi Reha Arın konuğumuzdu. İyi seyirler.

Psikesinema 28. Sayısı Yayında!

Mart- Nisan 2020 Sayısı Bayilerde

Bu sayıda, aynı zamanda Büyükada’dan komşularım olan yönetmen çift Mehmet Bahadır Er ve Maryna Er Gorbac ile son filmleri Omar ve Biz hakkında yaptığım röportaj yer alıyor.

Psikesinema Mart 2020

2008’de ilk filmlerini çektiler: Kara Köpekler Havlarken. 2013’te ise Sev Beni adlı filme imza attılar.

Röportajdan…..

Kara Köpekler Havlarken, bir ilk film olmasına rağmen, adı hafızalara kazınmış, bilinen bir film oldu.

Bahadır: Evet, ben çok seviyorum filmin ruhunu, hala kendi yirmibeş yaşımı görebiliyorum filmde. Amerika’da bir film profesyoneli ile konuşuyorduk son filmimiz Omar ve Biz için, sizi hatırlıyorum, Kara Köpekler Havlarken’i çekmiştiniz diyor, on sene geçmiş, iyi bir kartvizit demek ki.

Maryna: Türkiye’de çok ödül almadı ama yurtdışında bile adını duyurdu galiba evet.

Çektiğiniz üç filme baktığımızda, bir yandan hiç birbirlerini çağrıştırmayan filmler, bir yandan da sosyolojik, ekonomik ve politik konulara değinen filmler. Omar ve Biz’de iki Suriyeli göçmenle komşu olmak durumunda olan emekli bir komutanın evrimini izliyoruz. Herkesin hassas olduğu, işlemesi zor bir konu, nasıl gelişti senaryosu? Gerçek bir hayat hikayesi mi?

Tesadüfen tanıştığımız Pakistan’lı bir göçmenin hikayesinden etkilendik ama onun hayat hikayesi değil…..

5 sayfalık, dolu dolu röportajın devamı Psikesinema Dergisi‘nde.

Basılı dergilere destek olalım.

Büyükada’da Tahtacı Fatma Belgeselini İzledik

suha arin
suha arin

2000 yılında Yeditepe Üniversitesi’nde Radyo TV Sinema Yüksek Lisans yapmaya başladım, yıllar içinde çok kıymetli öğretmenlerim oldu, çoğuyla hala görüşüyorum, Nurçay Türkoğlu hocam, Ayla Kutlu hocam, Tül Akbal Süalp hocam ve niceleri… Çok kıymetli bir öğretmenimizi ise çok erken kaybettik, ancak kalbimizdeki yeri o kadar sonsuz ki. Hem bize öğrettikleriyle, hem babacan, sevgi dolu tavrıyla: Süha Arın. Kendisini Şubat 2004’te kaybettik ne yazık ki.

Yıl olmuş 2020, Büyükada Adalar Kültür Derneği‘ne rahmetlinin çok değerli kardeşi Reha Arın‘ı çağırmak istedim, kıymetli eşleriyle birlikte onurlandırdılar ve 1979 yapımı Tahtacı Fatma adlı ödüllü belgeseli izledik. Yaklaşık 50 kişilik bir katılımla çok keyifli bir izlence oldu, arkasından Reha Arın ile dolu dolu sohbet ettik, izleyebilirsiniz:

Adalar Kültür Derneği’nde Rüzgarın Şarkısı’nı İzledik, Söyleştik

Kibar Dağlayan Yiğit imzalı belgesel Rüzgarın Şarkısı’nı izledik, üzerine uzun ve keyifli bir söyleşi yaptık adadan ve İstanbul’dan izlemeye gelenlerle.

Adalar Kültür Derneği Kedi Belgeseli Gösterimi ve Söyleşisi

Bu sene Adalar Kültür Derneği’nde her sene devam eden film gösterimlerine 4 adet film seçkim ve yönetmen konuklarımla katılmıştım. Üçüncü haftamızda Kedi belgeselini izlettim fakat ekip komple Amerika’da olduğundan filmin gösterimi sonrası izleyicilerle birlikte kendi aramızda söyleşmiş olduk, hem film hem de kediler hakkında. Bu keyifli söyleşiyi izleyebilirsiniz:

SineHas’ta Zeki Demirkubuz Söyleşisi

28 Kasım 2016 akşamı Kadir Has Üniversitesi sinema kulübü SineHas’ın düzenlediği Zeki Demirkubuz söyleşisine katılma imkanı buldum. Yönetmen, öğrencilerin sorularını içtenlikle yanıtladı. İlgimi en çok çeken şey, yönetmenin sinemadan teknik ve somut bir kavram olarak bahsetmemesi, hayatın içinden konularla kendi sinemasını anlatmaya çalışıyor olmasıydı. Onu besleyen Dostoyevski eserlerinden, edebiyattan, çevresinde gözlemlediği kişisel ilişkilerden, kendi iç dünyasında yaşadığı çalkantılardan beslendiğini anlattı.

Öğrencilerden biri, iş bulamıyoruz, hiçbir yer bizi kabul etmiyor, nasıl başarılı olacağız, nasıl bu işi oturtabileceğiz, sektörün içine nasıl girebileceğiz gibi bir soru sordu. Zeki Demirkubuz, bu sorunun cevabının kendisinde olmadığını ama şahsi fikri olarak odak noktasının bu sorular olmaması gerektiğini düşündüğünü söyledi. Anladığım şeyi, kendi cümlelerimle söylemem gerekirse, insan içinden gelen fikre, yaratıcılığa, üreteceği şeye odaklanmalı, sonucunu düşünmeden, o zaman başarı zaten gelir demek istedi.

8 Aralık’da kulüp bu kez de yönetmen Ezel Akay’ı ağırlayacak.

Kadir Has Üniversitesi SineHas Kulübü’nde Cuma akşamları gerçekleşen film gösterimlerini takip etmek isterseniz, yakın zaman takvimleri şöyle: