Popülersinema.com sitesi, son yılların en çok konuşulacak bilim-kurgu filmlerinden birisi olan Arrival ile ilgili biz sinema yazarlarından kısa görüşler aldı.
Ben de şu şekilde katılım gösterdim:
Film boyunca arkama hiç yaslanmamış olduğumu fark ettim bittiğinde. Zaman kavramı, uzay, insanlık, dil, iletişim, yabancılık, güven, güç ve silah denen şeyin aslında ne olduğu, bilim, kuvvetli his derken, “Geliş”, derinliğiyle sarhoş etti. Ted Chiang’in “Story of Your Life” adlı kısa öyküsünden uyarlanmış olan filmde uzaylılar 12 adet uzay gemisi ile dünyanın farklı yerlerine konumlanıyorlar ve biz algısı maalesef yeterince gelişememiş insanoğlu, geliş sebeplerini anlamaya çalışırken kendi iç savaşlarımızla, yabancı herhangi bir şeyden korkmanın verdiği düşmanlığımızla (siyasi iklime de güzel gönderme), kısaca aptallığımızla yüzleşiyoruz adeta. Algıları fazlasıyla açık olan dilbilimci Louise Banks (Amy Adams) ise bir yandan uzaylıları hissedebilir, dillerini çözebilir ve aracı olabilirken, diğer yandan kendi travmatik geçmişiyle yüzleşiyor. Aslında kendi geçmişiyle bu olanlar arasında hissettiği bağı da çözmeye çalışıyor bir yandan ve filmin sürprizlerle dolu sonunu da bu bağ belirliyor zaten… Ayrıca filmde dil’in konumlanışı, o kadar derin okumalara açık ki… Yaşasın bizi efekt manyağı yapmak yerine duygusuyla, içeriğiyle etkileme cesaretini gösteren, içi dolu dolu bilim-kurgular! Tutsak, Düşman, Sicario gibi farklı türlerdeki filmleriyle zaten gönlümüzü fethetmiş olan yönetmen Denis Villeneuve’yi takibe devam! 9/10
Diğer yazarların da yorumları için populersinema‘ya buyurun.