Selim Demirdelen Röportajı

28.09.2010

Kavşak, Adana Altın Koza Film Festivali’nde yarışan filmlerden biriydi ve festivalden ödüllerle döndü. Sonuçların açıklanacağı gecenin sabahında, Adana’da, filmin yönetmeni Selim Demirdelen ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik…

Sizinle en son ikinci el film festivalinde, jüri olduğunuz için aslında festivalden bahsederek başlamıştık sonra da Kavşak adlı film projenizden bahsetmiştiniz…

Evet.

Bize biraz ipucu vermiştiniz. Aslında bir ismini öğrenmiştik bir de oyuncuları, zaten ekip yanınızdaydı o festivalde. Martta olmuştu bu festival, şimdi duyuyoruz ki film bitmiş de festivalden festivale koşuyor yurtiçi ve yurtdışında.

Montreal’le başladı yolculuğu, Adana’da yarışıyoruz şimdi, Antalya’da yarışıyoruz. Beyrut’ta yarışıyoruz. Rio film festivali var, Stars Denver festivali var, bir de İskenderiye film festivali var şu anda.

Heyecanlı bir süreç herhalde?

Hem heyecanlı hem de film yapmış olmanın keyifli taraflarından bir tanesi bu katılımlar.

Festivallere katılma süreci nasıl gerçekleşti, siz başvuruyorsunuz önce herhalde?

Tabii film ortaya çıkmadan kimsenin haberi olmuyor, önce biz başvuruyoruz, fakat sonra her festival başka kapılar açıyor, yeni yerlerden davet almaya başlıyoruz, böylelikle film kendi yolunu kendi çizmeye başlıyor…

Kişisel olarak şöyle bir sevgim var, bir filmin yönetmeni o filmin aynı zamanda senaristiyse daha çok keyif alıyorum çünkü o zaman gerçekten de o kişinin “anlatmak istediği hikayeyi anlatmış olduğuna” inanıyorum. Bu bağlamda Kavşak’ın senaryosunun da size ait olduğunu göz önüne alarak filmin senaryo kısmı nasıl oluştu anlatır mısınız?

Yaklaşık üç sene önce filmin öyküsü aklıma gelmeye başladı, sonra yavaş yavaş gelişti kafamda, bir iki sene boyunca evirip çevirdim, bu senenin başında ise öykü tamamlanmış olsa gerek kafamda ki, oturdum ve yazdım. Bu söylediğinizin avantajları da var, dezavantajları da var. Siz yazınca ne yapacağınızı çok iyi biliyorsunuz, kafanız çok net tabii, herşey canlanıyor, daha rahatsınız. Başka birinin senaryosunu çekmek ise başka bir heyecan çünkü orada sorumluluk daha fazla, senaristin hayal ettiklerini film haline getirebiliyor olmak büyük mutluluk, bunu Anlat İstanbul’da yaşadım, çok da titizlenmiştim, Ümit Ünal’ın senaryosu için ama sonunda onun da istediği gibi bir hikaye çekmiş olduğum için çok mutluyum. İkisinin de keyfi bambaşka…

Orada mesela müdahaleler oluyor mu, veya birlikte mi hareket ediliyor onu sorayım…

Yönetmen senarist ilişkisi anlamında mı?

Evet.

Anlat İstanbul için çok keyifli bir ön hazırlık süreci yaşamıştık. Yaklaşık bir ay masa başındaydık beş yönetmen. Ümit Ünal herşeye açık bir yönetmen bu anlamda, senaryosunu hepimize teslim etti, tüm yorumlarımızı dikkate aldı, beğenmediği şeylere izin vermedi, beğendiği şeyleri kabul etti. O anlamda yaratıcı sürecin bir parçası olduğumuz için Anlat İstanbul bizim için de daha keyifli hale geldi, çok zevkli bir çalışmaydı o.

Evet, hala da insanların konuştuğu bir film. Kavşak’ı festivalde izleme şansı buldum, hala da kafamda dönüyor şu anda. Şey ilgimi çekti, normalde şu düzene daha çok alışığızdır, herşey güllük gülistanlık giderken birden dramatik, travmatik, trajik olaylar olur ve şaşkınlıkla biter film. Burada ise bir ters akış varmış gibi geldi bana, film depresif başladı, tüm karakterler kendi çaplarında mutsuzdu, öfke vardı, yalan dolan vardı, sonra bir anda çok yumuşak bir geçişle herşey daha bir tatlıya bağlandı, bu ters akışı yaparken ne düşündünüz?

Evet, masalsı bir finali var filmin, umutla biten bir film. Öyle olmasını tercih ettim, kafamızdan şey geçti tabii, daha olumsuz bitmesi filmin, daha gerçekçi kılar mıydı filmi, bilmiyorum ama içgüdülerm böyle bitmesi gerektiğini söyledi. Çekim aşamasındayken şeyle karşılaştım, evdeki müzik arşivimi tararken zihnim açılsın diye, Bülent Ortaçgil’in Sana Geldim şarkısını da dinleyince, zaten final kendi kendine oluşmuş oldu.

Evet, filmde de yeri var şarkının ve çok uymuş, çok yakışmış. Filmin rengiyle ilgili de değişik bir seçiminiz var, hatta bugün galada bir bayan sordu neden böyleydi diye. Çok mavi ve soğuktu sanki ve bence filmin başındaki o gerçekçiliğin daha da altını çiziyordu.

Anlattığımız hikaye, karakterlerin hayattaki sıkışmışlıkları, filmin genel ruhu itibariyle bu görsellik görüntü yönetmeni Aydın Sarıoğlu ile birlikte tercih ettiğimiz bir görsellikti. Bu konuda izleyiciden eleştiri de geldi ama tabii insanlar televizyondan dolayı farklı bir görselliğe alışıklar ve siz böyle standardı bozunca kiminin daha çok hoşuna gidiyor, kimi de yadırgıyor ama sinemanın atmosfer yaratmak olduğuna inanan bir yönetmen olarak görüntünün de konunun çok önemli bir parçası olduğunu düşünüyorum. Filmin ruhunu yansıtmasını tercih ettik, seyircinin göz zevkine hitap etmeyi hedeflemektense çünkü aslolan hikaye.

Film çıkışında konuşulan bir şey dikkatimi çekti, benim de aklıma gelmedi değil, Çarpışma/Crash filmiyle benzetenler oldu filmi. O filmden bir esinlenme var mıydı sahiden?

Senaryo ortaya çıktıktan sonra filmin dağıtımıyla ilgili görüşmeler yaparken de benzer bir yorum geldi, bence benziyor olabilir, belki bilinçaltımda bir etkilenme olmuştur fakat elbette birebir, “şimdi de Crash’in Türkiye versiyonunu yapalım” diye bir şey olmadı. (Gülüşmeler…) Ben çok normal görüyorum, devamlı filmler izliyoruz ve etkileniyoruz, aklımızda yer ediyor, belli ki o hikayenin anlatım biçimini benimsemişim.

Oyuncu seçimlerinde nasıl hareket ediyorsunuz? Bu filmi yazarken kafanızda belirli oyuncular vardı da onları düşünerek mi yazdınız yoksa sonradan mı oluştu?

Yazarken Güven Kıraç canlanmıştı, karakterin adı da Güven zaten. Yan karakterler de ortaya çıktıkça kafanızda fiziken birileri canlanmaya başlıyor. Bu konuda şanslıyım. Teklif götürdüğüm herke kabul etti ve ortaya çok güzel oyunculuklar çıktı. Çok iyi anlaştığımızı düşünüyorum sette de, hem ben ve oyuncular hem oyuncular kendi aralarında iyi bir uyum yakaladık. Yoksa aslında zor bir iş yapıyoruz, devamlı bir arada, bir de üç hafta gibi kısa bir sürede çektik filmi…

Öyle mi?

Evet ve çok keyifli bir süreçti.

Mesela ben Sezin Akbaşoğulları’nı çok başarılı buldum ve aslında – kötü anlamda değil ama – soğuk bir tipi vardır bence, fakat burada aslında meraklı, hareketli, herşeyi didik didik eden bir karakter vardı ve onu seçmiş olmanıza şaşsam da çok başarılı buldum kendisini. Bu rol için ilk olarak onu mu düşünmüştünüz?

Evet, tip olarak o belirmişti kafamda, üstelik daha önceden bir tanışıklığımız da yoktu. İlk tanışmamızda da karşılıklı çok pozitif bir etkileşim oldu. Oyunculuk yeteneği dışında oyuncuların kişilik özelliklerini de çok önemsiyorum ben. Sonuçta film çekilirken uzun bir ilişki kuruyorsunuz, o ilişkinin sağlıklı olması durumunda filme de yansıyor. Çok memnunum onunla çalışmış olmaktan ötürü, bence çok başarılı bir performans sergiliyor filmde.

Adana Film Festivali kapsamında buradayız ve festivalde yarışıyor Kavşak, 9 Türk filmi daha var yarışan, o filmleri de izlediniz mi? Ne düşünüyorsunuz?

Hepsini izledim, hepsi çok güzel, bu seneki seçki biraz ilginç tabii, Eyyvah Eyvah ve Nefes’in olması… Bunlar festival filmi olarak görülmüyor normalde, o yüzden biraz şaşırttı herkesi ama bu ayrımın yavaş yavaş ortadan kalkması da iyi bir yandan, gişe yapmış filmin sanatsal değeri yoktur düşüncesi ya da sanatsal film gişe yapmaz damgasının ortadan kalkmasını umuyorum. Hem gişe yapan hem sanatsal filmler yapabildiğimizi düşünüyorum aslında, o yüzden jürinin kararlarını, kazananları duyduğumuzda biraz daha netleşecek aslında herşey. Ön jürinin de ana jürinin de kararlarına saygımız sonsuz tabii.

Kavşak’ın bayağı şansı var gibi, genelde merak edilen bir film olarak konuşuluyor epey. Diğer filmler daha önce izlendi çünkü…

Kavşak’ın Adana’daki özelliği bu evet, dediğiniz gibi, seyirciyle ilk kez buluşuyor. Dolayısıyla ilk kez görücüye çıkacağı için merak uyandırıyor. Dün galamız oldu, güzel tepkiler aldığımızı düşünüyorum, bizim için önemli olan da bu açıkçası, beğenilmesi filmin.

Seyirciler festivale epey ilgi gösteriyor bu arada, ne düşünüyorsunuz?

Evet evet, çok katılım var, şehirden uzak yerlerde gösterimler var, ona rağmen insanlar epey ilgi göstermekteler.

Şimdi Antalya’da devam edecek değil mi filmin yolculuğu?

Evet, 28’inde galası var, 1 Ekim’de vizyona giriyor film, sonra da Antalya’dayız.

Vizyon heyecanı da vardır sanırım.

Var sayılır ama beklentilerimizi düşük tutmaya çalışıyoruz hayal kırıklığı olmasın diye çünkü biliyorsunuz Türkiye’de gişe rakamlarını önceden kestirebilmek biraz zor oluyor, ama benim için tek bir kıstas var, samimiyet, samimi filmler bir şekilde yerini buluyor diye düşünüyorum.

Yeni proje var mı?

Evet, üstünde çalışmaya başladığımız iki projemiz var. Hangisinin öne çıkacağını zaman belirleyecek. Kavşak’ın gişedeki yerine de bağlı biraz ama 2011’de bir filmimiz olacak.

Şimdi bunun ipuçlarını alalım, seneye o filmin röportajını yaparız.

İnşallah..

(Gülüşmeler)

Daha önce bir aşk üçgenini çekicem demiştiniz sonra Kavşak öne geçti demiştiniz.

Evet, iki projeden biri o zaten, hatta öncelik onda ama bir tane daha var, bakalım.

Başka bir ipucu yok mu?

Yok!

(Gülüşmeler)

Peki, sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Burda olmaktan dolayı mutluyuz, inşallah alnımızın akıyla festivalden çıkıcaz.

Bu akşam ödül töreni var.

Evet, heyecanlıyız.

Peki teşekkürler, yarışmada başarılar.

Ben teşekkür ederim.

Not: Adana Altın Koza Film Festivali Kapanış Gecesi’nin sabahında yapılan bu röportajdan sonra Ulusal Uzun Metraj Film yarışması’nda En İyi Yönetmen Ödülü’nü Kavşak filminin yönetmeni Selim Demirdelen ile Nefes filminin yönetmeni Levent Semerci paylaştılar. Film aynı zamanda En İyi Müzik Ödülü’nü alırken, filmin kadın oyuncusu Sezin Akbaşoğulları filmdeki performansıyla en iyi kadın oyuncu ödülünü Nergis Öztürk (Kıskanmak) ile paylaştı. Kendilerini yeniden tebrik ediyoruz.

Röportaj: Melis Zararsız

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s